ZİLE TARİHİ
Tokat ilinin 70
km batısında yer alan Zile ilçesinin doğusunda Turhal ilçesi, güneyinde Artova
ilçesi ve Yozgat iline bağlı Kadışehri ilçesi, batısında Yozgat ilinin Çekerek
ilçesi ve Amasya'nın Göynücek ilçesi, kuzeyinde ise Amasya ili bulunmaktadır.
Tokat ilinin en büyük ilçelerinden olan Zile ilçesi coğrafi konumu itibariyle 40
derece 19 dakika kuzey enlemi, 35 derece 45 dakika doğu boylamı arasında yer
almaktadır. Yüzölçümü 1512 km2 olan ilçenin denizden yüksekliği 710 metredir.
Güneyden doğu batı istikametinde uzanan ve en yüksek tepesi 1892 metre olan
Deveci Dağları, kuzeyden yine doğu batı istikametinde uzanan yüksek tepelerle
çevrili olan Zile bir ovanın orta yerinde yükselen höyüğün çevresinde
kurulmuştur. Anadolu'nun en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Güvercin çalı,
Hüseyin Gazi Tepesi ve Sivriçal bu ovada belli başlı engebelerdir. İlçe
sınırları içerisinden geçen Çekerek Irmağı önemli bir su kaynağı olmakla beraber
yararlanılamamaktadır. Çalışmaları sürdürülen Süreyya Bey Barajı
tamamlandığında, ilçe topraklarının büyük bir kesiminin sulanabilmesi mümkün
olacaktır. Zile'nin coğrafi bölge taksimatında Orta Karadeniz Bölgesi'nin
güneyinde bulunması ve İç Anadolu Bölgesi'nin kuzeyine komşu olması nedeniyle
her iki bölgenin de iklim özelliklerini taşır. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar
özellikle kar yağışlı ve soğuk geçer. Yağmurlar ise daha ziyade ilkbahar
sonlarına kaymış olmakla birlikte sonbaharın ilk aylarında da görülür. Bu
nedenle Zile'de genel olarak Karadeniz - İç Anadolu arası iklim tipi hakimdir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun eyalet yönetiminde "Eyaleti Suğra" ya bağlı olan Zile,
Sivas vilayetinin Tokat Sancağı'na bağlı bir kaza merkezidir. Geçmişi hakkındaki
mevcut birçok kayıtların yanında, yapılan arkeolojik araştırmalar gösteriyor ki
ilçe Tunç ve Demir Çağları'ndan beri iskana açıktır. Amasyalı ünlü coğrafyacı -
tarihçi STRABON'a göre Zile, NİNOVA (Asur Krallığı'nın başkenti) melikesi
SEMİRAMİS tarafından kurulmuştur. Semiramis, güzel bir cariye iken BELH şehrinin
kuşatılması sırasında gösterdiği dirayet ve yiğitliği sonucunda, Asur Hükümdarı
NİNUS' un takdirini kazanmış ve onunla evlenmiştir.


M.Ö. 1916
yıllarında kocası NINUS'u zehirleyerek Asurların yönetimini ele geçirmiştir. Bu
hesaba göre Zile 4000 yıllık bir tarihi geçmişe sahiptir. Zile kalesinin
(Anadolu’da bilinen tek dolma kaledir) Roma kumandanı SULLA tarafından
yaptırılmış olması veya burada AMANOS Mabedi'nin bulunması ve muhterem anlamına
gelen SİLLA denmesinden dolayı, Zile'nin ismi zamanla ZELA - ZİLE şeklini almış
olabilir. Tarihçi CHARLES TEXIER'e göre, STRABON eserinde ZELA'dan bahseder.
Hüseyin Hüsamettin Efendi'nin Amasya Tarihi'nde bu yerleşim yerinin Togait
Hükümdarı HARKAR HAN tarafından önemli bir yer haline getirildiği, muhterem
anlamına gelen SILAY adının verildiği zamanla ZELA - ZİLE şekline dönüştüğü
yazılıdır. Ali Danişment Tarihi'nde, Mirkatel Cihad'da Zile'den "KIRKIRİYE" diye
bahsediyor.
Zile ve Ünye (Sileh ve Üniya) - 1922
Bartholomew, J. G. (John
George), 1860-1920 ; John Bartholomew and Son

Evliya Çelebi
Seyahatnamesi'ne göre "1643" burada halı ve kilim dokumacılığının ileri
gitmesinden dolayı şehrin bu adı aldığı belirtilmektedir. Kısaca; Zile isminin
nereden geldiği hakkında kesin bir hüküm vermek mümkün değildir. Ancak, Amasyalı
STRABON'un tarihçi ve coğrafyacı olması ve Zelitis - Zela ismini eserinde
kullanması, bu kelimenin çok eskiden beri kullanıldığı izlenimini vermektedir.
Ayrıca, Zile'nin 29 km güney doğusundaki Maşat Höyük'de bulunan belgelerin
incelenmesi sonucunda, Ord. Prof. Şevket Aziz KANSU ve aynı buluntulara
dayanarak Şemsettin GÜNALTAY, Anadolu isimli eserinde Eti Medeniyeti'nin bugünkü
Zile'ye kadar yayıldığından bahsetmektedirler. Bu durumda Zile, Maşat Höyük
kazılarında bulunan tabletlerden elde edilen bilgilere göre; Orta Anadolu'da
başlayıp kuzey doğuda Yeşilırmak havzası boyunca sıralanmış Hitit yerleşim
merkezlerinden biri olan "ANZILlA" olmalıdır. Zile hakkında NINOVA ve Asurlular
döneminin sonu ile ilgili bilgiye sahip değiliz. Yalnız M.Ö. 548 tarihinde
Anadolu, dolayısıyla Zile Pers hakimiyeti altına girmiştir. Persler Yeşilırmak
havzasına çok önem verip, tarihi Kral Yolu'nu buradan geçirmişlerdir. I. DARİUS
zamanında Anadolu'nun en büyük eyaleti olan Kapadokya ikiye bölünmüş ve Zile
kuzeyindeki Pontus Kapadokyası içinde yer almıştır. Persler Zile'de kendi
Tanrıları Olan ANAİTİS "ANAHİTA" ANOS ve ANADATES'e ait bir ateş tapınağı inşa
etmişlerdir. Bu mabet çevresinde her yıl son baharda yapılan geleneksel "SAKAİA"
şenlikleri düzenlemeye başlanmıştır. Büyük İskender'in Pers Hükümdarı DARIUS'u
Granikos (BİGA) Çayı kenarında M.Ö. 334 tarihinde yenmesi ile Anadolu Makedonya
İmparatorluğu'nun eline, dolayısıyla ilçe de İskender'in eline geçmiştir. Büyük
İskender'in M.Ö. 323'de Babil'de ölmesi üzerine kumandanları arasında çıkan
harplerde General Ornets, Kapadokya'yı haliyle de Zile'yi idaresi altına
almıştır. Çıkan bir takım karışıklıklardan sonra Kapadokya bir müddet bağımsız
kalmış, kısa bir süre sonra zamanın Pontus Kralı MİHRİDATE VII. Kapadokya Kralı
Arbaran VIII.'i mağlup ederek Kapadokya'yı eline geçirmiştir. (Mihridat büyük
lakabı ile anılır. Çok bilgilidir. Tarihçiler bunun 22 lisan bildiğinden
bahsederler.)

Zelos 1747 - David Rumsey Collection v4.0

 |
Bu olay üzerine
Kapadokyalılar Roma'dan yardım istemişlerdir. Roma'dan gelen SULLA komutasındaki
kuvvetli bir ordu Mihridat'ı mağlup ederek Kapadokya'yı ele geçirmiştir.
Mihridat eniştesi Diyarbakır Kralı Tifran'dan yardım istemiştir. SULLA'nın
Roma'ya dönmesi, M.Ö. 78'de ölmesi üzerine Mihridat yeniden Romalılar'a savaş
açmıştır. M.Ö. 67 yılında Amiral TRİARİUS ile Mİhridates Zile'ye 5 km
uzaklıktaki Skotios "bugün Altıağaç denilen mevkii" civarında karşı karşıya
gelirler. Ancak savaşın galibi uzun bir süre belli olmaz. Triarius'un mağlup
olması ile Mihridates'in Anadolu'da başlayan ikinci hakimiyeti de uzun sürmez.
Roma Kumandanı POMPEYUS "POMPEYS" güçlü Mihridates'i M.Ö. 67 tarihinde ağır bir
şekilde yenerek, ordusunu ta- |
mamen
yok edip, Pontus ülkesini işgal etmiştir. Mihridates bunun üzerine M.Ö. 63 yılında intihar eder (İçtiği zehir etkisiz
kaldığı için, kendisini bir askere öldürtür). Roma ile Pontus arasında yapılan
ve yıllarca süren savaşlar sırasında asker ve sivil olmak üzere her iki taraftan
on binlerce insanın ölmesi bölgenin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Mihridates'in ölümü üzerine yerine geçen oğlu II. PHARNAKE "Farnas" Ro
hakimiyetini kabul eder. Bir müddet sonra Kayser'le Pompeis arasında çıkan
ihtilaftan istifade ederek Roma'ya karşı ayaklanır. Bunun üzerine Roma
diktatörlerinden |
 |
YUL ÇESAR "Jül Sezar" orduları ile Suriye üzerinden Anadolu'ya
oradan da Zile'ye gelir. PHARNAKE daha önce babasının Amiral Triarius'u yendiği
yer olan bugünkü Altıağaç denilen yerde Jül Sezar ve ordusu ile karşılaşır.
(Zile'ye 5 km mesafedeki Yünlü Köyü'nün karşı yamaçları veya yayla yolu ile
Yünlü Köyü arasındaki bir yer olmalıdır). Çok çetin ve kanlı bir savaş
olur. Sezar'ın ordusu büyük zayiat verirse de sonuçta II. Pharnake ağır bir yenilgiye
uğrar. Zafer Sezar'ındır. Sezar uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra, 5 saat
gibi kısa bir süre içerisinde elde ettiği zaferin sevincini Zile'den Roma'ya
bildirir. Zile'de ilâhi törene nail olan Sezar'ın, kısa ama anlamı büyük olan bu
mektubundaki "VENİ - VİDİ - VİCİ" "GELDİM - GÖRDÜM - YENDİM" sözlerini
silindirik mermer bir taşa yazdırır. Yakın zamana kadar Zile Kalesi'nde olduğu
bilinen bu taşın, çalınması neticesinde nereye götürüldüğü bilinmemektedir. M.Ö.
44 yılında Sezar'ın ölümünden sonra Pontus Kralı SENA kısa bir müddet için
Zile'ye hâkim olmuşsa da Zile ve çevresi yeniden Romalılar'ın eline geçmiş ve
uzun yıllar Roma'nın eyalet merkezi olmuştur.M.S. 241 yılında Sasani Hükümdarı
ARDA ŞIRINOĞLU ŞAPUR Romalılar'a harp açmış, Urfa civarında Valeryus'u yenerek
Kilikya "Adana" Kapadokya ve Arap Yarımadası'nın büyük bir kısmına sahip
olmuştur. Bizans ile İran "Sasaniler" arasında zaman zaman el değiştiren yöre
sonuçta 1071 yılına kadar Bizanslılar'ın elinde kalmıştır. İstanbul'u almak
maksadıyla Hicri 34 yılında "Hicri 47 yılında, H. 52, H. 97, H. 121, H. 159, H.
171 " yıllarında yola çıkan İslam Orduları Anadolu'dan geçerken, genelde Zile,
Amasya ve Çorum yolunu izlemişler, geçici de olsa birçok yeri ele
geçirmişlerdir. Bu arada birkaç defa müslümanların hâkimiyetine geçen Zile, bu
orduların çekilmesi ile yeniden Bizansların eline geçmiştir. İlçede ve
çevresinde bilinen birçok yatırların bu orduların ve Danişmentlilerin mücahit ve
kumandanlarına ait oldukları sanılmaktadır. İlçe 1071 yılında Melik Ahmet
Danişment Gazi tarafından Bizanslılar'dan alınmış, bu tarihten günümüze kadar da
Türk yurdu sınırları içinde kalmıştır. İlim ve medeniyete çok büyük hizmetleri
olan Danişmentliler'in ilçemizde izleri halen devam etmektedir. Danişment
eserlerinin çoğunluğu kaybolmuş olmakla birlikte ilim irfan sahibi olan,
yıllarca zaviye ve medreselerde hizmet veren Danişment Hükümdarı Melik Ahmet
Gazi'nin şeyhülislâmı olan, bugün halk arasında Davunlu Dede olarak bilinen
zatın mezarı. Alaca Mescit Bala Mahallesi Sakarya Caddesİ üzerinde
bulunmaktadır. Ayrıca halk arasında Minareyi Kebir Mahallesi'ndeki Dürmelik
Sokağı'nın adının Danişment Gazi ile ilgili olduğu söylenmektedir. 1174 yılında
Anadolu Selçukluları'ndan İzzettin II. Kılıçaslan Sivas ve çevresini zaptederek
Türk-Danişment Devleti'ne son vermiştir. Bu tarihten itibaren Zile
Selçuklular'ın eline geçmiştir. II. Kılıçaslan, sağlığında memleketi oğulları
arasında pay etmiş, fakat Tokat hükümdarı olan Süleyman kardeşlerini mağlup
ederek Anadolu birliğini sağlamıştır. Şairleri, edipleri ve bilim adamlarını
koruyan bu zat zamanında, Zile'de bir çok ilmi eser meydana getirilmiş, mevcut
medreselere ilâveler yapılmıştır. Zile, Orta Karadeniz Bölgesi'nde Tokat il
merkezine 67 km uzaklıkta olup, Anadolu'nun en eski yerleşim merkezlerinden
biridir. M.Ö. 50'li yıllarda yaşayan ve coğrafyanın pîri sayılan Amasyalı
Strabon; bu şehrin Ninova Melikesi Semiramis tarafından M.Ö. 1600 yıllarında
kurulduğunu kaydeder. Bu tarihî kayda göre Zile'nin 3600 yıllık bir geçmişi
bulunmaktadır. M.S. XI yy.'da Danişmend, daha sonra Selçuklu Türkleri'nin,
bilâhare İlhanlılar'ın, Ertanoğulları'nın ve nihayet 1335'te Kadı Burhanettin'in
eline geçen |
 |
Zile, 1397' de Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına
katılmıştır. 3600 yıllık uzun geçmişi içinde Hitit, Frig, Pers, Pontus, Roma ve
Bizans kültürlerinin tesiri altında kalan Zile'de bugün çeşitli devirlere ait
olmak üzere Hititler'e, Selçuklular'a, Frigler'e, Persler'e, Romalılar'a,
İlhanlılar'a, Danişmendliler'e, Ertanlılar'a ve Osmanlılar'a ait tarihi eserleri
görmek mümkündür. Tarihi eserler içinde Zile Kalesi, kalenin doğu yünündeki
kayaların oyulmasıyla yapılan ve Roma döneminden kaldığı anlaşılan tiyatro (anfitiyatro),
kalenin kuzey doğu tarafında bulunan Kaya Mezarı, Çay Pınarı, İmam Melikiddin
Türbesi, Şeyh Musa Fakih Türbesi, Ulu Cami, Elbaşı Camii, Çifte Hamam, Maşat
Höyük, Namlı Hisar Kale, Anzavur Mağaraları, Hacı Boz Köprüsü, Koç Taşı ve
Kuruçay'daki Manastır Harabeleri görülmeye değer yerler arasındadır. Zile ismi
tarih boyunca Zela, Zelitis, Zelid, Anzila, Gırgıriye (Karkariye), Zeyli, Silas
olarak çeşitli değişikliklere uğramıştır. 1872 yılında kaza merkezi, 1923 mülkî
ve idarî taksimatında Tokat iline bağlı ilçe statüsüne kavuşan Zile, 1855 ve
1922 yıllarında iki büyük yangın geçirmiştir. Düz bir ova üzerinde kurulmuş olan
Zile'nin hemen önünde Yeşilırmak'ın bir kolu olan Hoton Deresi geçmektedir.
Zile’nin jeostratejik konumu sebebiyle, Zile’de kültürel ve siyasî bakımdan
Lâtin, Rum, Pontus, Arap, Türk ve yerli |
halkları arasında hızlı ve canlı bir tarih yaşanmıştır. XI. y.y.'da Danişment daha sonra Selçuklu Türkleri'nin,
bilâhare İlhanlılar'ın, Ertana Oğulları'nın ve nihayet 1355’de Kadı
Burhaneddin’in eline geçen Zile, 1397’de Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı
topraklarına katılmıştır. Evliya Çelebi bu yöreyi gezip gördükten sonra meşhur
Seyahatname'sine şunları kaydeder "Bu havası hoş şehrin dört tarafında bahçe ve
bostanlar içinde sular akar. Bu bahçelerde bülbüllerin ötüşü, insan ruhuna sefa
verir. Meyveleri lezzetli olup, her tarafa hediye olarak göderilir. Her bağında,
birer köşk, havuz, fiskiyeler ve çeşitli meyveler bulunur. Halkı zevk ehlidir.
Gariplere dostturlar, kin tutmaz, hile bilmez, deryadil, haluk, selim ve halim
insanlardır. Herkese iyi zanda bulunurlar. İyi geçinirler. Hayırlı yapılar
yaptırmaya hevesleri çoktur. Cami, saray, köşk ve imaretleri o kadar metin ve
güzel olur ki, buralara girenler hayran olurlar. Şehir genişlik ve ucuzluk bir
yer olup dünya yüzünde eşi yok gibidir. Yılın her zamanında halkının nimetleri
boldur. Hacı Bektaş Veli'nin hayırlı ve bereketli dualarıyla bu eski tarihî
şehir, ÂLİMLER KONAĞI - FAZILLAR YURDU ve ŞAİRLER YATAĞIDIR". Bugün merkez
nüfusu 50.000, 116 adet köyüyle birlikte 110.000'i aşan Zile’nin başlıca geçim
kaynakları tarım, hayvancılık ve ticarettir. 1989'da Zile Meslek Yüksekokulu ve
1997'de Zile Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu'nun kurulmasıyla
yurdumuzun çeşitli yörelerinden yükseköğrenim için gelen 1.000 civarındaki genç
nüfus şehre sosyal ve ekonomik açıdan ayrı bir canlılık getirmektedir. Zile
Meslek Yüksekokulu'nun bulun- |
duğu kampüs alanı içerisine, temelinin atılması
programa alınmış olan Zile Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu'na ait
Uygulama Oteli'nin (özellikle Ankara ve Yozgat tarafından gelip) Zile'de ticaret
ve turizm amaçlı konaklayacak olanlar için ideal olacağı düşünülmektedir.
Zile'nin üzüm bağları, meyve bahçeleri, özellikle pekmezi, leblebisi ve kirazı
meşhurdur. Zile bağ ve bahçelerinde yetişen mahsülat ve kuru bakliyat - tahıl
ürünlerinden yapılan yerel yiyecek ve içeceklerin sayısı oldukça
fazladır. Beyaz pekmez, duru pekmez, salça, sucuk, pestil, bat, sarma,
yaprak salamurası, çeşitli komposto ve konserveler, leblebi ve kuru
yemiş çeşitleri Zile'nin yemek kültürünün önemli birer parçasıdır. Her
yıl yapılan "Kiraz Festivali", "Asırlık Zile Panayırı", "Güreş
Müsabakaları", "Büyük Baş Hayvan Yetiştirme Yarışmaları" önemli sosyal
ve kültürel faaliyetlerdendir. Zile'nin "İl Olma", "Zile - Alaca -
Ankara Karayolu Projesi" ve "Yeni Organize Sanayi Bölgesi Projesi" olmak
üzere üç büyük projesi bulunmaktadır. Zile Belediyesi'nin gayretleriyle
gerek Zile - |
 |
 |
Turhal yolu gerekse
Zile - Alaca - Ankara Karayolu Projesi İmar Bakanı'nın da katıldığı bir
törenle 2000'li yıllarda gerçekleştirilmeye
başlanmıştır. Zile'de pekmez imalâtçılığı, salça, un, naylon çuval,
endüstriyel makine, ziraat aletleri, mobilya, ısıcam, mermer
işlemeciliği, lâstik ayakkabı, tuğla ve toprak sanayii üzerine sanayi kuruluşları ve fabrikalar bulunmaktadır. İlçede orta
öğretim düzeyindeki eğitim hizmetleri de nicelik ve nitelik bakımından oldukça
yüksek düzeydedir. Orta öğretim düzeyinde Anadolu Lisesi, Anadolu Öğretmen
Lisesi, bünyesinde Süper Lise bulunan Zile Lisesi, Endüstri Meslek Lisesi ve
Teknik Lise, Andolu Kız Meslek Lisesi, Ticaret Meslek Lisesi, Sağlık Meslek
Lisesi, İmam Hatip Lisesi bulunmaktadır. Farklı Zile Adları Tarih Kaynak Harita,
Eser ve Yapımcıları Kırkıriye |
MİLLÎ MÜCADELE
YILLARINDA
ZİLE Atatürk'ün Samsun'a çıkışından 5 ay sonra Zile'den padişaha
telgraf çekilerek bağlılık belirtildikten sonra Ferit Paşa Kabinesi'nin yurt
çıkarlarını koruyamadığı, bu kabineye milletin güveninin kalmadığı, yurdun
güvenliğe kavuşmasını sağlamak için bu hükümetin hemen görevden uzaklaştırılarak
yeni bir hükûmetin iş başına getirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kurtuluş
Savaşı'nın başından sonuna kadar Millî Mücadele sırasında Zile halkı Kuvva-i
Milliyeciler'in yanında yer almıştır. Postacı Nazım kendisini kanunun
kovuşturmasından kurtarmak amacıyla saklanmak için Yıldızeli civarındaki
köylerden birine gelerek, adres değiştirmiştir. Yıldızeli, Akdağmadeni
arasındaki köylerde dolaşarak İstanbul Hükümeti lehine propaganda yapmaya
başlar. İlk isyan telkilâtını bu bölgede kurar. Kurduğu kuvvete Halife Ordusu
adını takmış, Yozgat Beyleri ve Çapanoğulları ile temasa geçmiştir. İsyancıların
Boğazlıyan başarısı bazı isyancıların Zile etrafında genişleme heveslerini
arttırmıştır.
1889 Yılındaki Askerlik Şubesi Personeli

Bunun üzerine 3
Haziran 1920'de Çorum Müfrezesi 130 kişilik bir kuvvetle Zile'ye isyancıların
üzerine gönderilmiştir. Postacı Nazım'ın 150 atlı, 200 piyadelik üstün gücü
karşısında müfreze kaleye savunmaya çekilmiş ve 5 gün isyancılara karşı
direnmiştir. 7 - 8 Haziran 1920'de 200 kişilik birlik Zile'nin doğusundaki
Bağlarpınarı Köyü'ne gelir. Asi kuvvetler geri çekilmek zorunda kalır. Şehirde
kıstırılan asilere 11 Haziran günü teslim olmaları için müddet verilir.
Asilerden teslim olmaları ile ilgili beklenen cevap gelmediği için millî güçler
mecburen Zile'yi bombalamaya başlarlar. Akşama doğru her taraftan teslim olmak
için bayraklar çekilir. Yakalananlar ve ve bunlardan 50 kişi askerî mahkemeye
verilir ve 22 kişi ölüm cezası ile cezalandırılır.
Aşağıdaki Haritalardaki
Yerleşim Birimlerinde Zile Olup Olmadığında Tereddüt Hâsıl Olmuştur.
Sis 1831 - Finley, Anthony

1830 -
Society for the Diffusion of Useful Knowledge (Great Britain)

1823 -
Lucas, Fielding Jr.

Asiler çekilirken
Zile'de büyük bir yangın olur ve şehrin üçte ikisi tamamen yanar. Zile isyanı
olarak bilinen olaylar aslında Zile dışında gelişen isyan hareketleridir.
Zile'nin ele geçirilmesi söz konusu olup, hareket yanlışlıkla Zile halkına
maledilmiştir.
 |